21 Haziran 2012 Perşembe

Sosyal (medya) varlık

Hepimizin hatıralarında okul hayatına ait birçok klişe olmuş cümle bulunur. Bu klişeler söylenildiğinde anlamından daha çok bize o döneme ait anıları hatırlatır. İşte, size bunlardan biri "insan sosyal bir varlıktır" - Aristoteles

Sosyal medya, facebook bize bu sosyalliğin ne kadarını verebiliyor. Acaba, artık yeni klişelere mi ihtiyaç duyuyoruz?
 "İnsan bazen sosyal bir varlıktır" yada "İnsan sosyal medya bir varlıktır"

Sosyal medya mı insanları bir araya getirecek yoksa insan sosyal medyayı kullanarak mı bir araya gelecek.

Alain De Botton günümüzün güncel yazar ve Tv yapımcılarından, "din eğitimi için toplanma riüeli en eski toplanma nedenidir ve en önemli ihtiyaçtır" diye özetliyor ve din eğitimlerinde genel yaklaşımın insanların öğrendiklerini çabuk unutmaları gerçeği üzerine kurulu olduğuna inanıyor. İnsanların unutmamaları ve gerçek anlamda öğrenebilmeleri için ritüellere ihtiyacı var.

Yunan sofistler başarılı bir eğitimin iki kavrama seslenmesi gerektiğini düşündüler. Akla (logos) ve duyguya (pathos) hitap etmeli eğitmen. Sosyal medya, online eğitim sistemleri iletmek istediğimiz mesajları ulaşmak istediğimiz kitleye bu bütünlükte ulaştırabiliyor mu? İnsanlar eğitim sırasında sadece dinlemediler, tüm duygularını kullandılar asırlarca. Farklı şeyler yaptılar öğrenirken. Zen Budizminde çay içme seansları yaptılar, meditasyon ve yürüyüş gibi etkinliklerle birleşti iletişim metotları. Budizmde çay içme töreninin amacı yeni bir felsefe öğretmek değil ama var olan felsefeyi ince güzellikler içeren bir etkinlikle canlı kılmaktır. Etkinlik kavramı aslında temellerini çok eski yıllar öncesinden alır. Etkinlik; ince güzellikler ile öğretiyi canlı kılmaktır.

Günümüzde bilgiye ulaşmak çok hızlı. Doğru bilgi ise google da ilk 10 arama arasında çünkü kimsenin ikinci ona bakmak için zamanı yok. Şansıma güveniyorum butonu ile yada her zaman olduğu gibi ilk 5 aramadan biri ile bir bilgiye ulaşabilirsiniz. Çıkan sayfa yoğunlaşmanızı sağlayabiliyor mu?  Kocaman bir hayır. YOĞUNLAŞMA BECERİMİZİ KAYBEDİYORUZ. Derinleşemiyoruz. Bu hızlı bilgi bonbardımanı yoğunlaşma becerimizi elimizden alıyor. Yoğunlaşamadan öğrenebilecekmiyiz, geliştirebilecekmiyiz. araştırabilecekmiyiz?

Botton un, en güncel felsefecimizin bir cümlesinden alıntı yapmak istiyorum. Beni çok düşündürdü. 
"Uygarlığımız, en önemli başarılarımızın temelinde bulunan derin ve yoğun düşünce eylemi, günümüzde  eşi benzeri görülmemiş bir saldırı ile karşı karşıya. Bilgisayar ve televizyon ekranlarına bakarak hayattan kaçıyoruz"

Belki bu  kadar derinleşmeden sonra ilgi çekebilir. Fenerbahçe-Galatasaray maçını canlı izleyen taraftar neden o maçı seyredebilmek için o kadar zahmeti yaşıyor. Bize bunun alternatifini televizyon yada facebook neden hala veremedi? Bir antrenörün devre arasında futbolcularına motivasyon konuşmasını online yapabildiği ve başardığı zaman bunu anlayacağız. Yada galip gelen takım oyuncularını omuzlara almak yerine "like" ettiğimizde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder